Yazar Osman Yavan: Kitabımın Gelirini Çocuk Esirgeme Kurumuna Bağışlayacağım




Öncelikle merhabalar hocam. Sizi tanıyabilir miyiz? Kimdir Osman Yavan?

Merhabalar. 1994 Kayseri doğumluyum. İlk ve Orta öğretim eğitim hayatımı Kayseri’de tamamladım. Lise hayatıma Kırıkkale Anadolu otelcilik ve turizm meslek lisesinde başladım. Çeşitli ve özel sebeplerden dolayı lise eğitimimi açık öğretim lisesinden tamamladım. Şuanda eğitim hayatıma Azerbaycan’a bağlı özerk cumhuriyet olan Nahcivan’da Nahcivan Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencisi olarak devam ediyorum.



Yazarlığa çok genç yaşta başladınız. Bunun, sizin için bir avantaj olduğunu düşünüyor musunuz?

Hayat bazen bizim planladığımızın dışında gelişiyor. Çok sevdiğim bir söz var. “ Kul plan yaparken kader gülermiş. ” Bu söze istinaden avantajlı ve dezavantajı olduğunu da düşünüyorum. Ama hayatta her zaman şuna inanmışımdır. Hiçbir şey için erken veya geç değildir.



Kitap yazmanın öyle kolay bir iş olmadığını herkes bilir. Siz bu alana nasıl atıldınız?

Elbette kitap yazmak asla kolay bir iş değil. Bilgi, birikim, emek, sabır ve bence en önemlisi kitap yazmak isteyen birinin öncelikle çok okuması gerekiyor. Kitap yazmak hayallerim ve hedeflerim arasında vardı zaten. İleriye dönük bir hedefti. Çevremdeki yaşamış olduğum olumlu veya olumsuz olayların neticesinde fikirlerimi, düşüncelerimi yazıya dökmem gerektiğine inandığım ve düşündüğüm için atıldım.





Sizi etkileyen yazarlar var mı? Varsa neden? Sizi hangi konularda etkilediler?

Açıkçası bir yazardan etkilendim diye söylemem doğru olmaz. Çünkü yapım itibari ile böyle bir durum söz konusu değil. Ancak Zülfü LİVANELİ, Stefan ZWEİG, George ORWELL gibi köklü edebiyatçıların anlatım tarzları ve okumayı kolay hale getirmesi dikkatimi çekmiştir her zaman.



‘Elbet Bir Gün’ adlı kitabınızın konusu nedir?

“ Elbet Bir Gün ” adlı eserim iki çocuğun tamamen gerçek hayat hikâyesi.  İçerisine doğdukları ailesi, eğitim ve öğretim hayatları, yaşadıkları çevresindeki insanlardan nasıl ve ne şekilde etkilenerek hayatlarına yön vermek zorunda kaldığını anlatan ve ders niteliğinde bir eser.



Kitabınızın gelirini Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayacağınızı duyduk. Doğru mu?

Evet, doğru duymuşsunuz. Bütün uğraşım ve çabalarım bunun için. Herkesin desteğini bekliyorum.





Yeni çıkan kitabınızdan sonra başka kitap projeleriniz olacak mı? Neler düşünüyorsunuz?

Evet, ileriye dönük uzun vadede kısa planlarım var. Şuan ilk eserimin devamı niteliğinde ki eserimi yazıyorum. Aynı zamanda ilkokul ve ortaokul yıllarında beraber okuduğum çocukluk arkadaşlarım ile birlikte bir kitap yazıyoruz.



Ülkemizdeki kitap okuma oranlarının, diğer ulusların okuma oranlarından düşük olma sebebi nedir? Bu durumu düzeltmek, oranları daha iyi bir seviyeye getirmek için ne yapmamız gerekiyor?

Bence en temel faktör yetiştirilme şekli ve iyi bir eğitimciye denk gelmek. Ama öncelik insanın içinde olması gerekiyor tabii. Bu durumu düzeltmek için en alt seviyeye yani temele inmek gerekiyor. Günümüzde çocuklar gözlerini teknoloji ile açıyorlar. Eğitim hayatlarına başladıkları zaman okuma alışkanlığı kazandırmak için onlara okumayı sevdirmeliyiz ve aşılamalıyız. Yani hediye oyuncaklar alırken hediye kitaplar alabiliriz. Okulda ve evlerinde okuma saatleri belirleyebiliriz. Bu alanda çok çalışmalı ve farklı projeler geliştirmeliyiz. Çünkü öyle bir nesil var ki araştırmayan, sorgulamayan, okumayan. Bu durum çok acı bir durum açıkçası.



Kitaplar dışında yurtdışında, Azerbaycan’da bir tıp öğrencisisiniz. Oradaki atmosfer nasıl? Size neler katıyor?

Farklı kültürler ve insanlar tanımak her zaman insana farklı şeyler öğretir ve kazandırır. Okuyan ve araştıran bir karakter de olduğum için açıkçası pek bir şey katmadı. Ama üniversite ortamı herkes ailesinden uzak ve orada bir aile ortamı kurmak gibi bir katkısı sundu. Bu anlamda yeni arkadaşlık ortamı ve insanlar tanımama vesile oldu. Atmosfer olarak pek yabancı değiller bize çünkü Türk devleti.



Son olarak sevdikleriniz ve okurlarınıza neler iletmek istersiniz?

Son olarak her son yeni bir başlangıçtır diyorum. Ben bir pedagog veya anne baba değilim. Ama rica ediyorum insanlardan lütfen çocuklarınızı yetiştirirken çocuklarınızı dayatma veya zorlama ile yetiştirmeyin. Onları susturmayın. Düşüncelerini, fikirlerini dinleyin. Bırakın konuşsunlar. Çünkü ileride hiç bir şeye tepki gösteremeyen bir nesil yetişmiş oluyor. Toplumsal ve kalıplaşmış yargılardan çocuklarınızı uzak tutun. İnanmaktan asla vazgeçemesinler. Başarı ve zafere ulaşmanın yolu inanmaktan geçiyor. Hayatta hiç bir şeye körü körüne bağlanmasınlar. Okumadan, araştırmadan vazgeçmesinler…