Merhabalar Fırat Bey. Öncelikle sizleri tanımak istiyoruz. Kimdir Fırat Baştaş?
1982 Yılında Mersin’de doğdum. Babam Adanalı ve Annem Mersinli. Mersinde doğmama rağmen Adanalı tarafım ağır basıyor, babama çekmişim. Benim kan grubum ile babamın kan grubu aynı. Bundan da olabilir :) Kardeşiminki de anneminki ile aynı.
Kitap yazma fikrine ne zaman karar verdiniz?
Aslında kitap yazmaya yurtdışından temelli dönüş yaptığım zaman karar vermiştim. Bir çok arkadaşım da bu konuda ısrar etmişti ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Şimdilerde pandemi sebebiyle evden çalışmaya başladıktan sonra yazmaya başladım ve ancak bitirebildim. Biraz gecikmesi de iyi oldu. Çünkü kitabıma yazacak daha çok konu birikti. İlk kitabım olduğu için biraz acemilik çektim ama yaptık bir şeyler.
Çıkardığınız yeni bir kitap var. Kitabınız Çok Uluslu Bir Hayat’ta neyi anlatıyorsunuz?
Yurtdışında çalıştığım zamanlarda ve ülkeye döndükten sonra yurtiçinde de kurumsal firmalarda yaşadıklarımı anlatıyorum. Kendi üslubumca ve sorunları kendi yöntemlerimle çözme şekillerimi anlatıyorum. Herkesin aklından geçeni ya da yapmak isteyip de yapamadığı şeyleri yaptığım zamanlar oldu. Unutulup gitmesini istemedim. Biraz da mizahi olarak yaklaşmaya çalıştım.
Bir yazar olarak, yazım sürecinde yaşadığınız zorluklar var mı?
Kesinlikle çok zorluk yaşadım. Bu işlerin o kadar kolay olmadığını anladım. Kitaba girebilmek için günlerce silip tekrar yazdığım satırlar oldu. Bir süre sonra kendiliğinden akmaya başladı. Yazarken elimden geldiğince okuduğum kitaplardaki üslupta yazmaya gayret ettim ama belli bir süre sonra bir baktım ki kendi üslubumda devam ediyorum. Olduğu gibi devam ettim, hiç bozmadım.
Her yazarın ilham duyup yazı yazdığı bir an vardır. Kimi bu yazı işlemini gece yaparken kimi ise gündüz yapmayı doğru buluyor. Bu durum sizin için nasıl işliyor? Siz hangi zaman aralığında yazıyorsunuz?
Fırsat buldukça yazmaya çalıştım. Önceden de dediğim gibi karar aldıktan çok sonraları yazmaya başladım. Günlük koşuşturmalardan ve gündelik sorunlardan fırsat buldukça yazmaya çalıştım. Genelde geceleri yazabildim. Çünkü daha az rahatsız ediliyorsunuz ve daha sessiz bir ortam oluyor. Böylece kitabınıza daha çok odaklanabiliyorsunuz.
Her bir yazar, dünya ve ülkemiz için edebiyat noktasında, küçük olsa dahi bir tuğla koyuyor. Yazarlar olarak adeta her gün edebiyat kalesini inşa ediyoruz. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yani ufak olsa da kitap çıkararak katkı veriyor olmak, sizi nasıl hissettiriyor? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Açıkçası ben edebi bir eser yaratabildiğimi sanmıyorum. Gerçek yazarlar ve gerçek kitaplara hakaret olur böyle bir şey söylersem. Ben sadece yaşadıklarımı anlatan eğlenceli bir kitap yazdım diye düşünüyorum. Ama bundan sonra yazacağım kitapların birer tuğla olacağını iddia edebilirim :)
Kitap çıkartmış olmak bir adım atmak demektir. Peki, siz adım atmaya devam edecek misiniz? Yeni kitap fikirleriniz var mı?
Evet kesinlikle. Bu sadece yazarlığa, kitap çıkarmaya attığım küçük bir adımdı benim için. Önceden söylediğim gibi, bu kitap sonrasında yazacaklarım buna benzemeyecek. Bunun tadı ve samimiyeti olmayacak belki ama edebi açıdan daha iyi olacağına inanıyorum.
Sizce kitap okumadan kitap yazılır mı?
Kesinlikle hayır. Bazı sözüm ona medya maymunlarının çıkardığı kitapları, aksayan bir masanın ayağı altına bile koymam.
Ülkemizdeki kitap okuma oranlarınız diğer uluslardan düşük olma sebebi ne olabilir? Bu durumu düzeltme noktasında, bir yazar olarak nasıl fikirler sunabilirsiniz?
Bu oldukça tartışmaya açık bir konu. Kitap okuma oranımızın düşük olması ne yazık ki alışılagelmiş kulaktan dolma bilgi aktarımı sebebiyledir. Ayrıca internetten her türlü bilgiye ulaşılabilmesi de çok büyük etki yaratmıştır. Ama bir kitaba dokunmak, onun sayfaları arasında kaybolmak çok başka bir duygudur ve bunu da ancak okuyan bilir. Halkımız gerek eğitim sistemi sebebiyle, gerekse alışmış oldukları gibi bilgiyi kulaktan dolma edinmeleri sebebiyle kitap okuma oranımız düşüktür. Bu durumu düzeltebilmek için öncelikle eğitim sistemini değiştirmek gerekiyor. Ancak ondan sonra okuma alışkanlığı kazandırılabilir. Yani öncelik olarak şimdiki ve bir sonraki kuşağa bu alışkanlığı kazandırmak gerekiyor. Öncekiler için yapılabilecek bir şey yok ne yazık ki.
Son olarak sizi sevenlere ve okurlara söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Kitabımın oluşması sırasında ve sonrasında her zaman destek oldukları için öncelikle Dionysos Yayıncılık ve sizlere teşekkür ederim. Okurlarıma da kitabımı aldıkları için çok teşekkür ederim. Okuduktan sonra pişman olmayacaklarına emin olabilirler. Beni seven ve bu konuda beni destekleyenlere de çok teşekkür ederim.


