Mübrem ve Füruğ'un yazarı Fırat Demir ile Röportaj!


 




Öncelikle sizi tanımak istiyoruz. Kimdir Fırat Demir?

Ben Fırat Demir. 20 yaşında Kırıkkale üniversitesi PDR bölümü öğrencisiyim. Mübrem ve Füruğ adında iki kitabım bulunuyor. Ayrıca çeşitli dergilerde yazılarım yayınlanmaya devam ediyor ve dergilerin yönetiminde yer almaya çalışıyorum.

 

Yazarlık alanına genç yaşta girmek nasıl bir duygu?

Üretim dediğimiz şey sadece gıda üretimiyle sınırlı değildir. Sanat, insanın temel ihtiyaç üretimlerinden sonra en önemli üretimdir.  Genç bir yaşta bunun farkına varmak bu anlamda üretim yapabilmek her şeyden önce insana mükemmel bir iç huzur sağlıyor. Bir kitabın kapağında isminizin yazması, bir üretime katkı sağlayabilmek ciddi anlamda tarif edilemez bir his.

 

Yazmak, size neler kazandırdı?

Her şeyden önce çeşitli sorumluluklar kazandırdı. Her ne kadar okumayı çok seven biri olsam da daha çok okuma yapmam gerektiğinin farkına vardım.  Her yeni eser üretmeye başladığımda yaptığım hataları görebilmek daha önceki eserimden daha güzelini yaratmaya çalışmak kazandığım özelliklerden biri oldu. Edindiğim çevre, yazdığım kitaplar sayesinde tanıştığım insanlar hayatıma renk kattı.

 




Çıkarmış olduğunuz iki kitap var. Bizlere kitaplarınızın isimlerinden ve konularından bahseder misiniz?

MÜBREM içerisinde 13 öykü olan kısa bir öykü kitabı. FÜRUĞ ise içerisinde 5 öykü bulunan öykü kitabı. Kendimi öyküye yakın hissettiğim için şimdilik öykü dışına çıkmak istemiyorum kendimi yakın hissettiğim alanda en iyi üretimimi yapmak için çabalıyorum.

 

Her yazarın bir yazma dilimi olur. Sizin için gece mi yoksa gündüz mü yazmak doğru geliyor? Neden?

Kurgu aklıma ne zaman düşerse benim için en iyi yazma dilimi o zaman oluyor. Yazma konusunda zamanın saatlerle kısıtlanabileceğini düşünmüyorum.

 




Yazdığınız kitaplar dışında, farklı dergilerde görevleriniz var. Bunlardan da bahseder misiniz?

Kendi kurduğum KİTAPNİYETİNE isimli e-dergimizin ikinci sayısını çıkarmaya hazırlanıyoruz. Bununla beraber ulaşabildiğimiz dergilerde yazılarımı yayınlıyor. Dağıtım, içerik toplama gibi görevlerde yardımcı olmaya çalışıyorum.

 

Tavsiye edebileceğiniz üç yazar ve kitapları desek, bizlere hangi isimleri verirdiniz?

Ahmet Ümit - Sultanı öldürmek

İskender Pala – Şah Sultan

Vladimir Partol – Fedailerin Kalesi Alamut

 

Kitap yazarken ilham aldığınız şeyler nelerdir?

Sokakta tanıştığım herhangi bir insan, yolda gördüğüm bir çift göz, arkadaşlık ettiğim herhangi gibi biri kısacası insanlar benim ilham aldığım ve üzerine kurgu ürettiğim kaynaklarımdır.

 

Sizce kitap okumadan kitap yazılır mı?

Kitap okumadan yazmaya kalkışmak kendini yakın hissedebileceği yazarları tanıyamamak hatta belki uzak düşebileceğin yazarları tanıyamamak kısacası içerisine girdiğiniz sektörü bilmeden bodoslama demektir. Bunun bir üretimci için pek sağlıklı olacağını düşünmüyorum.

 

Son olarak okurlarınız ve sizi sevenlere neler iletmek istersiniz?

Edebiyatla kalın sağlıkla kalın.